21 Ekim 2010 Perşembe

Dün Sarhoşken Söyledim, Bugün Ayıkken Dinle Seni Seviyorum Ne kadar yasaksan bana o kadar ölürüm senin için Seni Seviyorum!!!

17 Ekim 2010 Pazar

Artık

Artık acıtmıyor kalbimi seni düşünmek. Çünkü Seni düşündüğümde acıyacak bir kalp bırakmadın bende.  İtiraflarda bulun kendince, gecelere bağır, karanlıklara yalvar yol göstericin olsun diye. Sen kibirli, burnu büyük olduğunu sanan adam Orda mısın? Yazılanları okuyabiliyor musun? Okurken sana ne ifade edebiliyor anımsayabiliyor musun? Sözde olgun adam ben mi büyüttüm seni bu kadar gözümde. Olmadığın bir yere bir konuma ben mi kondurdum seni?
İsminin içindeki sesli harfler koymuyor artık bana. Demiştin; “yavaş yavaş unutursun” … “Önce gözyaşlarını dökersin, sonraları ismimi anarsın. Sonra da benden sana dair hiçbir şey kalmaz” demiştin. Onca salladığın beylik lafların , kendince uydurduğun yalanın içinde ne kadar da doğru bir laf etmişsin. Bunu yeni yeni görebiliyorum. Geç ve güç oldu evet. Çok mutlu oldun kalbim paramparça bir hal aldığında. Ama beni her gözünde küçültmen büyüttü beni, Büyüdüm.
 Sen dünyaya gönderilmiş bir hatasın. Üretim hatası yapılmış, üretilirken devreleri yanmış ve onarımı yapılmadan dünyaya mal edilmiş bir hatasın.   Elimde olsaydı seni onarabilmek isterdim. Benden başkasının da canını yakmayı becerme diye.
Bu yazdıklarımı nefret diye algılama sakın. Ya da hala içimde yaran var sanma. Herşeyden arındım, sudan çıkmış balık misali… Balık gibiyim ama gözlerim açık, insanların ne olduğunu gören bir balık.
Bunca zaman sustum, susmayı tercih ettim. Boş konuşup laflarımın havada kalmasını görmektense sana birşeyler ifade etmesini bekledim. Ama sen o kadar  kendine küsmüş, herşeyden sıkılmış , ölümü bekleyen ve beklerken sadece nefes almaktan nefret eden birisin ki bu söylediklerimi anlayacağını yine sanmıyorum. Komik değil mi? Yazarken gülümseyebiliyorsam ben başardım. Bu dünyaya, kahpe insanlara yenilmedim. Düştüğümü sanarken aslında çoktan ayağa kalkmışım… Hepinize minnet borçluyum. Belki siz olmasaydınız BEN olamayacaktım.
Hafif acılar konuşabilir, ama derin acılar dilsizdir. Derin bir acım vardı. Dün geceye kadar ve mutlu sondayım. Seninde o sonu yaşamanı umut ediyorum.
Hikayemiz buraya kadarmış. Ya da masalımız. Her masal mutlu olucak değil ya. Bu da mükemmel başladığını sanıp traji komik bir hal alan hikaye ya da masal. ( hiç tamamlanamayacak)

“Ben böyle geldim böyle gideceğim aynı şeyleri söyleyeceğim. Binip yalnızlar vapuruna gidip bir daha dönmeyeceğim , seni bir daha görmeyeceğim…”

17-10-2010 by diaryodreamsss